Sezgisel Beslenme Nedir?
Sezgisel Beslenme
Bebeklerin aç olmadıklarında yiyecekleri itmesi ya da küçük çocukların hoşlanmadıkları bir yemeği yememesi tesadüf değildir. Sezgisel beslenme hepimizin bebekken sahip olduğu bu farkındalığı yakalamakla ilgilidir. Yani bireyin kendi vücudunu tanıyarak beslenmesi gerektiğini savunan beslenme şeklidir.
Hazırlayan: Gıda Mühendisi Selinay Laçindağ
Sezgisel beslenme kavramı 1995 yılında ortaya çıkmıştır. Günümüzde mindful eating olarak bilinen bu kavram aslında ‘beden bilgeliği’ olarak tanımlanmaktadır. Peki, ne oldu da sahip olduğumuz bu bilgeliği kaybettik? Aslında cevap çok basit. Zaman içerisinde yeni alışkanlıklar edindik ve yemek ile olan ilişkimiz değişmeye başladı. Bu değişimler olumlu veya olumsuz olabilmektedir. Stres, katı kurallar, ebeveynlerin beslenme konusundaki tutumları bireylerin beslenme alışkanlıklarında olumsuz etkiler yaratabilir. Tabaktaki yemekleri bitirmek zorunda hissetmek, ödül olarak öğünlerden sonra tatlı yemek gibi. Ya da nasıl ve ne zaman yememiz konusunda da kesin kurallar öğrenmiş, kısıtlamalar edinmiş olabiliriz. Çoğu zaman ne yememiz ya da yemememiz gerektiğini vurgulanır. Hatta yiyecekleri ‘iyi, kötü’ şeklinde ayırmayı öğreniriz. Tüm bunlar doğuştan var olan sezgisel beslenme yaklaşımımızın yok olmasına neden olur.
Sezgisel Beslenme Nedir?
Sezgisel yeme için kısaca zihin, beden ve gıda üçlüsünün uyum hali içerisinde olması diyebiliriz. Bu beslenme şeklinin amacı fiziksel ve duygusal açlığı birbirinden ayırmaktır. Fiziksel açlık, vücudun yiyeceğe ihtiyacı olduğunu gösteren durumdur. Yemek yiyerek açlığınızı sonlandırmazsanız mide gurultusu, yorgunluk gibi belirtiler ile karşılaşırsınız. Duygusal açlık ise duygu durumunuzda meydana gelen değişiklikleri yemek yiyerek bastırma isteğidir. Mesela birçok kişinin üzüldüğü zaman çikolata yemek istemesi duygusal açlıktır. Mindful eating bu iki açlık türünü ayırt etmeyi ve beslenmemizde bunu uygulamayı amaçlar.
Farkındalıklı Yeme Neden Önemli?
Günümüz koşullarında ayaküstü atıştırma, aperatifler ile günü geçiştirme gibi alışkınlıklar çok fazladır. Ya da televizyon izlerken, telefonla meşgulken bir şeyler yemek birçoğumuzun yaptığı şeyler. Bu durumlar daha hızlı ve çok yemek yememize sebebiyet verir. Oysa yeme farkındalığımızı geliştirirsek açlığımızın ve tokluğumuzun bilincinde olabiliriz. Bu durum aşırı yemeyi önler.
Sezgisel beslenen kişiler belirli gıdaların vücutlarında nasıl bir etki yarattığını bilir. Bu durum onları vücutlarına iyi gelen gıdaları seçmeye yönlendirir. Bu sayede de hastalıkları önleme, kilo verme gibi olumlu sonuçlar gözlenebilir.
Sezgisel Beslenme Prensipleri
Öncelikle bu beslenme şekli katı bir şekilde uygulanan diyet kuralları içermez. Beden, zihin ve gıda arasındaki ilişkinin farkına varma ve bu ilişkiyi kuvvetlendirmeyi amaçlar. Fiziksel açlık sinyallerini anlayıp ona yanıt vermemize yardımcı olur. Bu beslenme şekli 10 temel prensibi kendine ilke edinmiştir. Bunlar;
- Diyet algısını kafanızdan uzaklaştırın.
Yapılan çalışmalar diyet ile verilen kiloların zaman içerisinde geri alındığını gösteriyor. Başarısız sonuçlanan diyet girişimleri özgüvenimizi azaltır. Bu nedenle diyet yapmak çoğu zaman işe yaramaz. Bu yüzden de yememizi normale çevirmek istiyorsak öncelikle diyetlerden uzaklaşmamız gerekiyor.
- Açlığınıza saygı duyun.
Acıktığımızda vücudumuzun enerjiye ihtiyacı var demektir. Bu durumu görmezden gelirsek halsiz düşeriz. Ve daha sonra yemek yediğimiz zaman normalden fazla yemek yeriz. Bu yüzden vücudumuzu dinleyip uzun süreli açlığa maruz bırakmamalıyız.
- Doyduğunuzu hissedin.
Açlığı hissetmek ne kadar önemli ise tokluk durumumuzu da hissetmemiz o kadar önemli. Doyduğunu fark edebilmek ihtiyacımız olmadığı halde yemek yeme isteğimizi engeller.
- Yemeklerle barışın.
Beslenmemizde kendimize koyduğumuz yasaklar bizi o konu hakkında daha çok düşünmeye iter. Bu yüzden yiyeceklere iyi, kötü, sağlıklı, sağlıksız gibi tanımlar yapmak doğru değildir. Sezgisel beslenme anlayışında bütün yiyeceklere eşit bir biçimde yaklaşılır.
- Diyet polisine karşı çıkın.
‘Bu yiyecekler çok kalorili yiyemem!’, ‘Saat geç oldu, bu saatte yenmez!’ gibi düşünceleri kafanızdan uzaklaştırın. Bu söylemler gerçeklik taşımayan ön yargılar ya da toplum tarafından dayatılan kurallardır. Sezgisel beslenme bu tür düşüncelerle savaşan bir beslenme anlayışıdır.
- Yediklerinizden keyif alın.
İstediğimiz yiyeceği tadına vararak keyifle yediğimiz zaman yeterince tatmin olduğumuzu hissederiz. Bu his ihtiyacımız olan kadarını yememizde bize yardımcı olur.
- Duygusal açlığınızı bastırmayı öğrenin.
Birçok insan stres, kaygı, üzüntü, öfke ve benzeri duygularla baş etmek için yemeğe saldırır. Bu durum zamanla bir alışkanlık halini alır. Yaşadığımız duygu durumları ile baş edebilmek için yemek yemekten başka yöntemler geliştirmeliyiz.
- Bedeninizi sevin.
Her gün televizyon programları ve sosyal medyada fiziksel özelliklerin nasıl daha iyi olabileceği anlatılıyor. Bu durum pek çok kişinin kendi bedeninden rahatsız olmasına neden oluyor. Ve sonuç olarak yanlış beslenme alışkanlıkları oluşabiliyor. Sezgisel beslenme herkesin kendi bedenini olduğu gibi kabul etmesini gerektiğini savunuyor.
- Egzersiz yapmanın farkına varın.
Egzersiz yapmak çoğu zaman kilo verme amacıyla yapılmaktadır. Oysa egzersiz yapmamızın asıl amacı sağlıklı bir yaşam sürmek olmalıdır.
- Kendinize iyi davranın.
Sezgisel yeme anlayışını benimsemek süreç gerektirir. Önemli olan nokta kendinize iyi geleni bulmaktır. Ve bunu yaparken kendinizi suçlu, eksik, hatalı, güvensiz hissetmeyin. Kendinize iyi davranın!
Sezgisel Beslenme ile Kilo Vermek Mümkün Mü?
Yapılan araştırmaların büyük çoğunluğu, farkındalıklı beslenmenin yeme davranışlarınızı değiştirerek ve stresi azaltarak kilo vermenize yardımcı olduğu konusunda hemfikirdir. Fakat bu düşünce sezgisel beslenmenin mantığına terstir. Yani zayıflama amacıyla sezgisel beslenmeyi uygulamak istemeniz ‘diyet algısını kafanızdan uzaklaştırın’ ilkesi ile uyuşmaz. Farkındalıklı yeme ile verilen kilolar kasıtlı olmayan kilolardır. Sezgisel beslenmenin asıl amacı kilo vermek değildir.
Sezgisel beslenme ile beslenmeye ve popüler diyetlere dair önyargıların yıkılması amaçlanmaktadır. Bu şekilde insanın doğuştan bir yetisi olan sezgisel yeme içgüdülerinin ortaya çıkarılabilir. Böylece gerçek bir zihin, beden ve gıda uyumuna sahip olabiliriz.
Kaynaklar:
Ünal S., Duygusal Yeme ve Obezite, Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi, 2018: 2(2); 30-47.
Çolak H., Aktaç Ş., Ağırlık Yönetimine Yeni Bir Yaklaşım: Yeme Farkındalığı, Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi 2019: 3(3); 212-222.
Karaca E., Yayan G., Sezgisel Yeme Davranışının Vücut Kompozisyonu ve Bazı Biyokimyasal Parametreler Üzerine Etkisi, ACU Sağlık Bilimleri Dergisi, 2021; 12(1): 79-86.